Mehmet Ali Çetinkaya
Barça’nın Futbolundan Soðumak
by , 19-Feb-2014 at 22:45 (4484 Hit)
2008-2012 yılları arasında Barcelona'nın baþında bulunan, eski Barcelonalı futbolcu Pep Guardiola'nın Katalanlara oynattıðı futbol, önceleri þaþkınlık, ardından da büyük takdir toplamıþtı. Çünkü Guardiola'nın öðrencileri, maçın baþından sonuna kadar, ortalama 30 km hızla kendi aralarında sürekli ve sık bir þekilde paslaþarak topa hâkim oluyorlardı. Bu hâkimiyetin meyvesi de oyunun iplerini elde tutmaktı!
Topun ve oyunun hakimiyeti sürekli Barcelona'da olunca rakibin yapabileceði ancak çoklu pres yapıp bordo-mavililerin oyun alanını daraltıp topu kapmaktı. Ama genelde kısa bir süre devam eden bu baskı sonucunda topu kapamayınca oyuncuların gardları düþüyor ve sahadaki pozisyonlarını kaybediyorlardı. Ýþte bu düþüþ anlarında Barcelonalılar hızlı bir ara pası ya da çoklu paslaþmanın ardından girdikleri pozisyonlarla golleri sıralıyorlardı. Ondan sonrası zaten belliydi. Çünkü rakip topu ayaðına bile alamadan Barcelona'ya nasıl cevap verebilirdi ki?
Kalecisi dâhil tüm oyuncuların top kontrolleri ve paslaþmalarındaki kusursuzluk inanılmazdı. Ataklara tüm oyuncuların katılması, top kaptırıldıðı anda topluca yapılan presle rakibe nefes bile aldırmamak, taktiðin en güçlü özellikleriydi. Tabi bir de Messi faktörü vardı ki, onun tek baþına takıma kattıðı gücü anlatmaya gerek bile yok.
Uzun lafın kısası, bu taktikle Barcelona, neredeyse futbol dünyasında kırılmadık rekor ve alınmadık kupa bırakmadı.
Futbolsever
Ýlk yıllarda Barça'nın sahaya çıktıðı her maç, 7'den 70'e herkesi televizyonun baþına kilitliyordu. Onlarca paslaþma ardından gelen goller, Messi'nin ayaðına yapıþmıþçasına top sürüþleri, inanılmaz çalımları, asistleri, þutları, topun rakipte olduðu kısa anlarda tüm takımın adeta "köpek gibi" nefes almadan yaptıðı baskıya tezat, top kendilerindeyken inanılmaz rahat, umarsız ve cool hareketleri bir sonraki gün arkadaþlar arasında yapılacak muhabbetlerin satır baþlarını oluþturuyordu.
Ama sonraları bu büyü azalmaya baþladı. Bunun belli baþlı iki büyük sebebi vardı. Bunlardan biri, Barcelona’nın gol attıðı an, dakika kaç olursa olsun, maçın da bitmesiydi. Barça o kadar kuvvetliydi ki, nerdeyse her maç, futbolun en büyük sihri olan sürprizin katili oluyordu! Bu yüzden, zamanla futbolseverlerin gönlü Barça’nın rakiplerine kaynamaya baþladı. Çünkü “mutlak kazanan” bu iþin doðasına aykırıydı ve birileri futbolun sihri ölmeden onlara “dur!” demeliydi.
Ýkincisi ise, Katalanların sürekli topu ayaklarında tutup, rakibe top göstermediði taktiðin bir süre sonra, topu olan zengin çocuðun tek baþına topla oynayıp diðerlerini oyuna davet etmemesine benzetilmesiydi. Bu yüzden, Barcelonalı oyuncular uzun soluklu paslaþmalar yapmaya baþladıkları anlarda, rakip tribünlerden, hep bir aðızdan, uzun soluklu ıslıklar yükselmeye baþladı.
Bu süre zarfında Barcelona’ya dur diyebilenler de olmadı deðil. Mesela, Mourinho’lu Inter Milan ve Real Madrid, Jupp Heynckes’li Bayern Münih bunu baþaran az sayıdaki örneklerden biri oldular.
Guardiola’nın sürpriz bir kararla takımdan ayrılmasının ardından Barcelona’nın teknik direktörlük koltuðuna önce Ýspanyol Tito Vilanova ardından da Arjantinli Gerardo Martino oturdu. Fakat Barça’nın oyun yapısında herhangi bir deðiþiklik olmadı. Ama özellikle Messi’nin yaþadıðı sakatlıklar ve oyuncuların kendi aralarında yaptıkları paslaþmalarda yaþanan uyumsuzluklar, takımın yeþil sahalarda rakipleri üzerindeki ezici üstünlüðünü bir nebze olsun hafifletti.
Manchester City - Barcelona Maçı
Üstte de saydıðım nedenlerden ötürü Barcelona’nın maçlarını izlemekten zevk almayan biri olarak, uzunca bir aradan sonra dün Barcelona ile Manchester City arasında Ýngiltere’de oynanan Þampiyonlar Ligi son 16 turu ilk maçını izledim.
Yine maçın çok büyük bir bölümünde topun tek hâkimi Barçalılardı. (Az-uz deðil) ilk 11 deðeri 250 milyon Euro olan City’liler ise sadece aradan top kapıp gol atmaya yeltendiler. Ama baþaramadılar. Hele bir de, 54’de kaleci ile karþı karþıya kalan Messi’yi düþüren Demichelis’in oyundan atılması ve penaltıdan atılan golle maç da bitti gitti. Son 37 dakikada hem skor, hem de futbolcu sayısında üstün olan Barcelonalıların sürekli paslaþmalarını izlemek zülüm gibiydi.
Tarafsız bir þekilde televizyonun karþısına oturmuþ biri olmama raðmen, sırf bu “top benim” taktiði nedeniyle, City’nin gol atmasını ister bir moda büründüm. Hoþ, 90+’da bordo-mavililer farkı ikiye çıkarttılar ve City’nin pamuk ipliðine baðlı hayallerini koparıp attılar.
Futbolun dünya üzerinde bu kadar sevilmesinin ve yayılmasının iki nedeni var derler; birincisi, top olarak kullanılabilecek yuvarlak bir obje bulunduðu an, her yerde, her koþulda oynanabilmesi. Ýkincisi ise, sonucunun tahmin edilememesi ve her zaman sürprizlere açık olması.
Barcelona’nın geliþtirdiði taktik ise, bu iki nedenin birden yok olmasını saðlıyor. Ýþte o zaman, futbolseverlere sadece Barça’nın futbolundan soðumak kalıyor…
Dip not: Manchester City'nin özellikle 10 kiþi kaldıðında David Silva'nın oyunu görülmeye deðerdi...
orjinal linki: http://www.mehmetalicetinkaya.com/20...undan-sogumak/







Blog Giriþini Epostayla Gönder
