Mehmet Ali Çetinkaya

Maçtan sonra Gençlerbirliði basın sözcüsü Hakan Kaynar, "stadyumun adını deðiþtirip Þükrü Saraçoðlu tiyatrosu yapsınlar" diyerek sahada yaþananları çok iyi özetliyordu.

Geçen bir hafta boyunca Fenerbahçeliler, 99 dakika süren tiyatro oyununu meþrulaþtırmak için peþi peþine açıklamalar yaptılar. 3 hafta önce Sivas’ta kaybettikleri 3 puanın sorumlusu olarak seçtikleri orta hakem Yunus Yıldırım’a* yüklenen sarı-lacivertiler, bunun meyvesini, Kasımpaþa maçında Fırat Aydınus’un altın tepside sunduðu 3 puanla yediler. Sonraki hafta Elazıð’da kaybedilen 2 puanın ardından Fenerliler taktik deðiþtirip, TFF, MHK ve Türkiye futboluna tehditler yaðdırmaya baþladılar. “TFF’nin genel kurul süreci baþlamıþtır”, “ligden ve havuzdan çekiliriz!” gibi tehditler havada uçuþurken, Fenerbahçe’nin hukuktan sorumlu asbaþkanı Deniz Tolga Aytöre, “peþinde olduðumuz þey adalet, avantaj deðil” diyerek tehditleri dengelemeye çabalıyordu.

Maç

Oldukça gerilimli geçeceðini düþündüðüm maçı, yurtdıþında yönettiði karþılaþmalarda baþarılı performans sergileyen Cüneyt Çakır’ın yönetecek olmasından ötürü bir nebze olsun içim rahattı. (http://www.mehmetalicetinkaya.com/20...zda-dokuluyor/)

Mehmet Özdilek önceki haftalara göre defansın ortasında oynayan Ahmet'in yerine Radzkow'u ve sol bekte oynayan Tosic’in yerine Uður Çiftçi’yi kadroya alarak takımını sahaya sürmüþtü. Maçın ilk dakikalarında Fenerbahçe beklediðimizden daha sakin oynasa da, Alkaralar’ın, rakibi kendi sahasında kabul etmesiyle birlikte baskı yemeye baþladık. Bu sırada Sow ile çarpıþan kalecimiz Ramazan’ın elinin kırılması ilk yarının en kötü anıydı. Ýlk yarı 0-0 sona erdikten sonra, Erdem’le takımın topu ayaðında tutup, daha fazla ileri çıkması gerektiðini, yoksa gol yiyeceðimizi konuþuyorduk.

Maçın 56. dakikasında uzaktan çekilen bir þutun Ante’nin omzuna çarptıðı pozisyonda, Cüneyt Çakır penaltı noktasını gösterdi. Þaþırmıþtık! Tekrarlarda Ante’nin kollarının kapalı olduðunu ve topun omzuna çarpıp yukarıya yönlendiðini gördük. Ante’nin Cüneyt Çakır’ın yanına koþup omzundaki kızarıklıðı göstermek için formasının boðazını geniþletmeye çalıþtıðı sahne oldukça naifti ama malum burası Türkiye’ydi ve saflıða deðil baþka þeylere prim veriliyordu!

Bir haftadır TFF, MHK, hakem ve Türkiye futbolunu baskısı altına alan sarı-lacivertliler (bir kere daha) meyveleri toplamaya baþlamıþtı!

Bu golden sonra kırmızı-siyahlılar top tutmaya ve atak yapmaya çalıþtılarsa da pek etkili olamadılar.

Maçın 70. dakikasında Alper Potuk Gençler kalesinin saðından önce sıfıra indi, ardından da ceza alanına girdi. Ona ilk müdahale eden Hakan Aslantaþ’tı. Pozisyon olarak arkasında kaldıðı için, Alper’in bacakları arasından topa deðmeye çalıþan Hakan baþarılı olamadı. Alper kaleye yaklaþmaya devam ederken, bu sefer de Ante çıktı karþısına. Penaltıya sebebiyet vermemek için ellerini yukarıya kaldırsa ve vücudunu geriye doðru çekse de, Alper, Ante’nin sol ayaðına basarak kendini havaya fırlattı. Ayaklarını toplamayı ve öne doðru uçmayı ihmal etmeyen Alper’in, penaltı düdüðünden sonra ellerini yumruk yapıp sevinçten haykırması görülmeye deðerdi. (!) Aklıma ilk gelen þey, birinci penaltıda hakeme koþup “topun omzuma çarptıðını nasıl kanıtlarım” diye çırpınan Ante’nin naifliði geldi! Acı acı tebessüm ettim.

Fenerbahçe’nin meyveleri topladıðı bu golden sonra maç da bitti gitti…

Samimiyet

Maçtan sonra, bir gün önce, “peþinde olduðumuz þey adalet, avantaj deðil” cümlesini kuran Fenerbahçelilerin samimiyetini aradı gözlerim. En azından yalandan da olsa birkaç cümle duymak istedi kulaklarım ama nafile.

Fenerbahçeliler maçı meþrulaþtırmaya çabalıyorlardı. Mesela Ersun Yanal, önce rakamlarla karþılaþmada üstün olduklarını söyledi sonra birden “6 puanımız gasp edildi” diye adeta haykırdı.

Fenerbahçe’li yorumcu Rıdvan Dilmen ise bambaþka bir taktik seçti kendine. Önce “kim baðırırsa birileri imdadına yetiþiyor” diyerek “karþı tarafın” aðzına bir parmak bal sürdü ardından, “Cüneyt Çakır bugün Fenerbahçe'nin güzel oyununa haksızlık yapmıþtır, oyuna müdahale etmiþtir” diyerek bir kere daha hakemleri Fenerbahçe’ye haksızlık yapmakla suçladı. Çünkü ona göre penaltılar olmasa da Fenerbahçe “nasıl olsa” kazanacaktı!

Oysa aslolan Fenerbahçe’nin bu sezon Gençlerbirliði’yle oynadıðı maçlarda hakemlerle 6 ‘temiz’ puan almasıydı. Ankara’da Alkaralar’ın net penaltısı verilmemiþ, sarı-lacivertlerinin attıðı golden önceki faul de Serkan Çınar ve yardımcıları tarafından görmezden gelinmiþti. (http://www.mehmetalicetinkaya.com/20...n-bir-sey-yok/) Tıpkı birkaç gün sonra kimsenin bu maçta yaþananları hatırlamayacak olması gibi…

Maçtan sonra, Gençlerbirliði basın sözcüsü Hakan Kaynar’ın dediði gibi, “Türkiye'de futbol gereðinden fazla sıkıcı hale geliyor. Bunda hakemlerin de büyük etkisi var. Profesyonelleri bile futbol konuþmaktan soðutuyorlar. “

* Sivasspor maçından sonra istenmeyen adam ilan edilen hakem Yunus Yıldırım’ın, geçen sezonun 13. haftasında Þükrü Saraçoðlu tiyatrosunda oynanan 4-1’lik Gençlerbirliði maçını (http://www.mehmetalicetinkaya.com/20...i-istemiyoruz/) Fenerbahçe’ye armaðan ettiðini sarı-lacivertlilere hatırlatmak gerek. Belki bir nebze olsun hakemi affederler…

Eklenti Notu (3 Mart 2014): Yazıyı yayınladıktan sonra bazı Fenerbahçeli arkadaþlar, Gosso'nun Kuyt'a yaptıðı "acımasız" ve "aptalca" faulden neden bahsetmediðimi sordular. Ben de açıklama yapmak istedim. Gosso'nun yaptıðı hareketin savunulacak hiçbir yanı yok. Kesinlikle kart almalıydı, hatta atılmalıydı. Fakat maçta 2 tane olmayan penaltı olunca yazının tüm aðırlıðı bu iki pozisyona kaydı.

Penaltı pozisyonunun fotoðrafları için: http://www.mehmetalicetinkaya.com/20...miz-puan-aldi/