Gençlerbirliði ile tanıþmam Serkanların 2011 yılında Samsun'a deplase olduðu zamanlara denk gelir. Serkanlar o akþam deplasman dönüþü ayaklarının tozuyla Eskiyeni'ye geldiler. Unutmam, Serkan her zamanki gibi heyecanlı heyecanlı Cavcav'la karþılaþmalarını anlattı: "Gençler, yolda mola verince Cavcav'la karþılaþtık. Sitem etmek için yanına gittik, adama hak vererek arabaya geri döndük! (Serkan güler bu arada)" O an "Oha lan, koskoca takımın baþkanıyla konuþabiliyorlar!" diye düþünmüþtüm. Tabii ki bir takımın baþkanıyla ayaküstü konuþabiliyorsan takımın tesislerine de rahatlıkla girer çıkar, takımını antremanını izleyebilirmiþsin. Ýlhan Cavcav yönetimsel olarak þeffaf deðilse bile takım-taraftar arasında þeffaflıktan yanaydı.

2012 sezonu sonunda tesislerde Fuat Hoca ile taraftar gruplarından üç beþ kiþi toplanarak kulüp binasında yarım saat bir görüþme yapmıþtık. Salonda Mehmet Sedef televizyon izliyordu; biz masaya geçtik. Sohbet koyulaþmaya baþlayınca çay daðıtımına baþladılar. Masadan biri, kim olduðunu hatırlamıyorum, "gençler, bir bardak çaydan fazlası yok ha, baþkanı kızdırmayalım" diyerek güldü. Ýnsan tabi "bir bardak çay lan, ne olacak ki?" diyor ama adam onu bile düþünürmüþ.

Ben de Serkan gibi, daha þimdiden eksikliðini hissediyorum. Gençlerbirliði'nin baþından bu þekilde ayrılacaðını düþünmediðimdendir belki. Tabii þimdi geçmiþe dönüp bakınca baþkanın kulüpten kendi isteðiyle ayrılmasına ihtimal veren kendime gülüyorum. Kimse çocuðu olarak gördüðü bir þeyi ölümünün sonuna kadar bırakamaz ki. Mekanı Cennet olsun, topraðı bol olsun, nur içinde yatsın!