Ýlginç ve güzel bir söyleþi olmasını diliyorum Erdem.

Ben de Fuat hoca hakkında düþündüklerimi yazmak istiyordum. Bir türlü yazma imkanı olmadı. Ama bugün biraz önce Facebook'taki Alkaralar sayfasında yazılmıþ birkaç mesajı okuyunca, bir þeyler yazma ihtiyacı hissettim. Oraya yazdıðım mesajı aþaðıya kopyaladım.

Facebook'ta ve taraftar sitelerinde yazılanları okuya okuya öyle bir hale geldim ki, inanın futboldan soðumak üzereyim. Kim varmıþ Fuat Çapa'nın elindeki kadroda? Kadromuz hangi takımdan daha iyi? Neye göre rezalet futbol? Bir teknik adamın taraftara kendini beðendirebilmesi için ne yapması gerekiyor? Önümüze gelene 5 mi çekeceðiz? Aslında rakibi bunaltıp oynama imkanı vermeyen, adeta tek kale oynayıp rakibi kendi yarı sahasından çıkarmayan, devamlı olarak ileride basan, saðlı sollu ataklarla isabetli orta üstüne orta yapan ve golleri sıralayan ataryemez bir takımımız var da bunları yapamamamız hocadan mı kaynaklanıyor? Biz takımız da karþımızdakiler takım deðil mi? Bizim futbolcularımız futbolcu da karþımızdaki takımlarda oynayanlar futbolcu deðil mi? Kendimizi neden bu kadar dev aynasında görüyoruz? Biraz da gerçeklere bakalım mı arkadaþlar? Þu anda Süper Ligde birçok örneðine rastlanabilecek ve oldukça sıradan sayılabilecek futbolculardan oluþan, lig ölçeðinde oldukça ucuz transfer ücretleriyle kurulmuþ, altyapı destekli vasat bir takımımız var. Üstelik bir sezon önce bu takımın gollerinin üçte ikisini atmıþ olan Soner, Tum ve Yasin de bu takımdan gitmiþ. Bu takımla puan olarak geldiðimiz nokta ise bence hiç de kötü deðil. Dördüncüden 5 puan, beþinciden 2 puan gerideyiz. Bizden çok daha fazla para harcayıp kurdukları takımlarla umutsuzca kümede kalma mücadelesi veren takımlar var. Biz ise þu an itibariyle rahat bir durumdayız ve üst sıralara yapıþmaya çalıþıyoruz. Son üç haftada ikisi deplasmanda üç maç oynadık ve 7 puan kazandık. Üstelik bu iki deplasmandan birisi Drogba'lı, Sneijder'li, Muslera'lı, Riera'lı, Selçuk Ýnan'lı, Burak Yılmaz'lı, Melo'lu, "Ýmparatore" Fatih Terim'in çalıþtırdıðı lig lideri ve Þampiyonlar Ligi çeyrek finalisti Galatasaray ve biz bu takımı öyle veya böyle deplasmanda yendik. Ankara'da da elimizden kaçırmıþtık zaten. Öteki ise uzun zamandır çıkıþta olan ve düþme hattından þu an itibariyle kurtulmayı baþarmıþ gözüken Elazıðspor. Þimdi Elazıðspor'u küçümsememiz mi lazım. Elazıðspor'u neden küçümseyelim? Rakip rakiptir. Hiçbir zaman küçümsememek ve saygı duymak lazım. Onlar da çıkıp top oynayacaklar, bizi seyretmeyecekler. Sahada 90 dakika içinde oyunun dalgalı bir deniz gibi farklı þekillerde geliþtiði bir mücadele olacak. Bazen rakibimiz, bazen de biz üstün taraf olacaðız. Bunlar futbolun içinde olan doðal þeyler. Kendi takımımızı dev aynasında görüp, rakiplerimizi küçümsersek oynadıðımız futboldan da, aldıðımız sonuçlardan da, yönetimimizden de, teknik direktörümüzden de, futbolcularımızdan da aðızlarıyla kuþ tutsalar memnun kalamayız. Hatta mutsuz oluruz. Benim önerim: Futbolu biraz da güzel bir oyun olarak görelim, maç izlemenin, taraftar olmanın tadını çıkaralım. Yöneticilerimize, teknik adamlarımıza, futbolcularımıza biraz daha hoþ görüyle, saygı ve sevgiyle yaklaþalım. Özellikle de þimdiye kadar bilgisiyle, efendiliðiyle, futbolculara yaklaþım ve davranıþıyla kulübümüzün çalıþtıðı en iyi ve düzgün teknik direktörlerden biri olan Fuat Çapa'nın da hakkını verelim. Keþke kendisi aynı Arsen Wenger'in Arsenal'de, Alex Ferguson'un Manchester United'de görev yaptıðı gibi uzun yıllar kulübümüzde görev yapsa; kendisine daha iyi þartlar saðlansa ve o da orta ve uzun vadede kendi takımını kurabilse; bir teknik adam ve takım istikrarı saðlayabilsek... Benim düþüncelerim bunlar arkadaþlar. Mert ve Elvan kardeþlerim yanlıþ anlamasınlar ve alınmasınlar; bu yazdıklarım onlara bir yanıt deðil... Uzun zamandan beri Facebook'ta ve taraftar sitelerinde okuduðum mesajları dikkate alarak yazmaya çalıþtım.