2016-17 Süper Lig 8. Hafta Maçı
RÝZESPOR GENÇLERBÝRLÝÐÝ
21 Ekim 2016 Cuma, 19:00
Yeni Rize Þehir Stadı
2016-17 Süper Lig 8. Hafta Maçı
RÝZESPOR GENÇLERBÝRLÝÐÝ
21 Ekim 2016 Cuma, 19:00
Yeni Rize Þehir Stadı
Maça Rize hızlı baþlar ve Kweoke'nin penaltı golü ile 1-0 öne geçer ve golcü hemen akabinde sakatlanır çıkar Sonra biz coþar iki tane sallarız, sonra durum berabere olur, uzatma dakikalarında Serdar Gürler orta sahadan gelen pasla sað kanattan hızla gelir ve þık çalımlarla rakiplerini geçer ve harika bir vuruþla golümüzü atar.
Böylece maçı alırız, sonra yedi hafta üst üste maçları kazanırız.
Benim tahminim böyle.
ben akþit abinin tahminine eksiksiz ama ufak bir sapma ile katılıyorum..
iþi uzatmalara bırakmayız..
rize pazartesi maç yaptı, þimdi de cuma oynayacak bizle.
Geçen sene çıkıþ için baþlangıç maçımızdı Rize. Umarım bu sene de öyle olur.
Rize'nin durumu bu sene pek parlak deðil, bu nedenle bastıracaklardır. Biz ise sakin olup þuurlu oynarsak kazanacak kapasiteye sahibiz.
Artık suskun forvetlerimizden bir patlama beklyoruz. Bu maç Stancu ve Ýrfan'ın maçı olacak, hissediyorum...
Stancu ve Ýrfan birer gol atacak, bir de oyuna sonradan girecek olan Rantie atar, 3-0 veya 3-1 kazanırız...
Geçen Sene Mehmet Ali Kuzeyliler Ankara'dan yola çıkıp Rize de birlikte izlemiþtik. Þahane bir maç ve deplasmandı. Umarım puan alırız. Sene baþındaki huzursuzluk takımda devam ediyor sanki. Akþam Alerta da göreceðiz.
Doðru varyasyon ve taktikle çıkabilirsek kazanırız. Sanki takımda az gol yeme ve namaðlupluk takıntı haline dönüþmüþ, ligin çetinliðinden dolayı önce güvenlik felsefesiyle hep önce pusup sonra rakibin yorgunluðu veya konsantrasyon kaybından bir açıðını yakalayıp gol bulma felsefesi var sanırım hep hocada. Bu maçta deplasmandayız diye bu felsefeyle sonuçta 0-0 berabere kalacaðımıza ya da 1-0 yeneceðimize, risk alıp 4-3 3-2 kazanalım.
Bu nasıl bir sallatilik, vurdumduymazlıktır yahu. Böyle gol mü yenir Allah aþkına
Sahaya top oynamaya çıkmayınca bu takım yeniliyor. Bu kadar net. Hoca her maç sonrası bir bahane buluyor, güzel güzel konuþuyor. Ama anca konuþuyor. Teknik-taktik olarak oyuna müdahaleleri oyuncu deðiþtirmekle sınırlı kalıyor. Oyuna aldıðı oyuncunun çıkardıðından daha iyi oynamasını bekliyor hoca da. Misal bence bugün Kweuke'ye atılan hava toplarında onunla birlikte topa çıkan oyuncumuz stoperlerimizden biri deðil de Selçuk (ya da oyuna alınsaydı Skecic) olsaydı, Kweuke'nin indiredbildiði toplarda arka tarafımız bu kadar boþ olmayacaktı. Kweuke stoperlerimizden birini hep santraya doðru çekti, arkayı boþalttı.
Altyapı bebelerine gelince. Müthiþ bir birliktelikleri var. Bunu pozitif anlamda kullansalar büyük fayda saðlayacaklar ki attıðımız golde bunu gördük. ama mental olarak birbirlerine hastalık derecesinde baðlılar. oðuz'un 1. dakikada baþlattıðı gerginlik de bu bað üzerinden tüm takıma yayıldı. biri hata yapınca hepsinin eli kolu baðlanıyor.
yenik duruma düþünce bir de kronik bir rahatsızlıðımız baþ gösteriyor. golü hangi dakikada yersek yiyelim, sanki 90. dakikaymıþ da son þanslarımızı kullanıyormuþuz gibi paldır küldür atak yapıyoruz. oyunu bu nedenle yıkmayı baþaramıyoruz, sürekli duran top ya da top þiþirmeyle gol arıyoruz.
bu yolun sonu yol deðil ama. hoca gelir gider ama ben sahaya güzel futbol oynamak için çıkan bir takım, oynadıðı toptan keyif aldıðını belli eden futbolcular görmek istiyorum. bu gerginlik ve sinir harbi ancak anti-futbolu getiriyor. baþka da bir cacık olmuyor.
ahmet oðuza nazar deðdirdik.
bu sezon sergilediði performansa bakıp o kadar da maþallah çektik ama genede nazarımız deðdi.
benzer pozisyonda gene aynı kanattan gelen yerden ortayı ahmet çalık rahat bir vuruþla kornere gönderdi. ahmet oðuzun yapacaðıda buydu ama olmadı.
neyse ne futbolda bunlar var.. bunlar var da karþılıðını vermek de var..
onlar bize vuruyorsa bizde onlara vuracaðız.. baþka yolu var mı?. baþka yolunu bilen varsa sabaha kadar açıðız.. bu oyunun özeti bu.. o sana, sen ona..
bu dediðimi yapacak kadro maçın ikinci yarısını oynayan kadro..
forvet hattında aydın'ın, vedat muriçin olduðu kadro.. tabiki messi veya suarez olsaydı daha iyi olurdu ama elimizdekiler bunlar.. geçen seneki kadroya takılmayalım þimdi..
sahaya çıkan kadro ise beraberlik kadrosu. 1 puana razı, açık vermek istemeyen, mücadeleci ve debelenen kadro.. ama bir ıska hesabedilmemiþ..
ben bunu anlatamadım gitti eðer bir hoca oyuna yaptıðı müdahalelerle maçı çevirebiliyorsa ve bunuda sürekli yapıyorsa, o hoca oyunu iyi okuyor deðil, ilk 11'i yanlıþ çıkarıyor demektir..
ibrahim üzülmezin deplasmanda, yaralı rizesporun üzerine neden gitmediðini konuþabiliriz. ne kadar risk alıp alamayacaðını sorgulayabiliriz..
kim alır ki?.
ona duayen derler.. sevgili ibrahim..
sezon baþında o kadar teklifi reddedip, maraza çıkaran baþkana raðmen bu kulüpte kalıp biþeyler vermeye kalkarsan ahanda böyle olur..
satar iki tane kilit oyuncunu yada bila bedel gitmelerine sesini çıkarmaz.. ahanda böyle apıþıp kalırsın.. bir tek irfan can ile bundan baþkasını yapamazsın..
bu kadronun yapabileceði en fazla budur.. bundan bir tık daha fazla yapamaz.. saðlam bir defans, ileride belli mi olur..
dün gece en çok hangi oyuncularımızı aradın?. çık söyle..
Adeta G.Saray maçının kopyası oldu. Maça anlamsız bir telaþ ile baþladık. Bireysel bir hatadan rakibe bir gol ikram ettik. Sonra kendimize gelip oyunu rakip sahaya yıktık. Rakip takımın kalecisinin yıldızlaþtıðı maçta saysız gol fırsatını kaçırdık. Beraberliði bulduk. Tam kazanmak için yüklenirken ikinci büyük bireysel hata ile yeniden maðlup duruma düþtük. Ve anamızın ak sütü hakkımız olan bir maçta daha maðlup olduk.
Uzun lig maratonunda bu puan kayıpları telafi edilir ve hak ettiðimiz yere geliriz. Ancak rakiplerimizden üstün oynadıðımız þu son iki maçımızı kazanmıþ olsaydık, puan sıralamasındaki yerimizin öz güveni ile hedef büyütecektik. Çok yazık oldu.
Bu maçın daha baþında oyuncularımız çok sinirli idi.Maçtan önce ortamı geren tatsız bir olayın olduðunu tahmin ediyorum. Bireysel hatalar da bu konsantrasyon eksikliðinden geldi.
Maçtan sonra Ýbrahim Üzülmez "G.Birliði bu kadar oynar" diyerek kadronun yetersiz olduðunu ima etti. Ben süper ligde bir takımın diðerini bizim Rize maçının ikinci yarısında ezdiðimiz kadar ezdiði bir maçı yıllardır izlemedim. Bu takım çok daha iyisini oynar, bir teknik direktörün oyuncularının özgüvenini zedeleyecek söylemlerden kaçınması gerekir.
Takım Olmalıyız Ama Sadece Sahada Deðil
Sezonun ilk 6 maçında 2 galibiyet ve 4 beraberlik alan Gençlerbirliði’nin eleþtirilebilecek tek yanı, geçen sezonki “iþtahlı” futbol yerine “yenilmemeyi” düþünen bir futbol oynamasıydı. Sezon sonunda, özellikle Djalma’nın gitmesi ve gelen oyuncuların, Üzülmez’e göre “aynı kalitede” olmaması bu oyun farkını yaratıyordu. Üzülmez’in ilk haftalarda sahaya sürdüðü 10 futbolcuyu sabit tutarak, sadece bir oyuncuyu ileri yönlü kullanmaya çalıþması da kafasındaki “Djalma”yı yaratma fikrinden ileri geliyordu. Ama ne yaparsa yapsın bir türlü istediði verimi alamadı. Hatta bu denemeler çoðu zaman, Landel’in ya da Khalili’nin ileride oynatılması gibi, tam tersi sonuçlar doðurdu.
7. hafta Galatasaray’a karþı sergilenen oldukça kötü bir ilk yarının ardından, rakibin skoru koruma çabası nedeniyle geri çekilmesinin de bir sonucu olarak, ortaya koyulan iþtahlı oyun “taþların yerine oturmaya baþladıðı” izlenimini veriyordu. Rizespor maçında sahaya sürülen kadroyu televizyon ekranında gördüðümüzde, Galatasaray maçının ikinci devresindeki gibi oyuna önde baþlayıp bir an önce golü bulmaya çalıþacaðımızı düþünmüþtük. Oysa 45 dakika boyunca neredeyse doðru dürüst 3 pas bile yapamadık. Ama bence asıl ürkütücü olan, özellikle altyapıdan gelen, futbolcuların agresif hareketleriydi. Futbolcuların bu kadar sinir yapmalarının nedenlerinden biri hakem kararları olsa da, malumunuz 3 Ýstanbul takımından biri olmadıðımız için, sergilenen agresif tavırlar takıma yarardan çok zarar verdi. Ýlk yarının neredeyse hiçbir anında bile “takım” olmayı baþaramadık!
Ýkinci yarı daha hareketli ve istekli bir takım vardı sahada. Top tutuldu, daha pozitif oynandı, pozisyonlar üretildi hatta gol de atıldı ama ilkinde olduðu gibi ikincisinde de yapılan bireysel bir hata yüzünden sahadan yenilgiyle ayrılındı.
Ýbrahim Üzülmez geçen sezon takımın baþına geldiðinde, Gençlerbirliði 17 maçta topladıðı 13 puanla tarihini en kötü ilk yarı performansını sergilemiþti. Ben dahil birçok kiþi tecrübesiz olduðu için hiçbir þey baþaramayacaðını düþünsek de Üzülmez, futbolcular arasında yarattıðı sinerji sayesinde takımın baþında çıktıðı ilk Rize maçında sergilenen futbol ve kazanılan 3 puanla Alkaralar’ın küllerinden yeniden doðmasını saðlamıþ ve sezon sonunda kulübü Süper Lig’de tutmayı baþarmıþtı.
Normal bir kulüp, çok þüpheci olsa dahi, en azından ligde kalındıktan sonra teknik ekiple “takım” olup birlikte hareket eder. Oysa takım olmak bir yana her iki taraf da, sezonun baþından bu yana “kendi baþına” hareket edip durdu. Sahada alınan iyi sonuçlardan sonra bile bu “kendi baþınalık” sonlanmadı aksine maç sonu yapılan açıklamalarla iyice derinleþti.
Son iki haftada peþ peþe alınan maðlubiyetlerden sonra gelinen noktada birçok kiþi, Gençlerbirliði yönetiminin yıllardır bizlere alıþtırdıðı gibi, teknik direktörle yolların ayrılıp “akıllardaki” isimlerden birini takımın baþına getireceðini düþünüyor. Üstüne üstlük cuma günü ligin en formda takımı olan Beþiktaþ’la oynanacak olunması da bu senaryoyu destekliyor.
Oysa bu kulübün, yıllardır teknik direktörlerle mesafeli durarak, en ufak baþarısızlıkta “sil baþtan” yaparak ve sadece günü kurtarmayı hedefleyerek, yıllarını heba ettiði, futbolda baþarılı olmak için de hem saha içinde, hem de saha dıþında “takım” olması gerektiðini artık, ama lütfen, anlaması gerekiyor!
Hem bir de þunu sormak gerek; Rize maçında futbolcuların gereðinden fazla agresifleþmelerinde, her fırsatta çok sevdiklerini söyledikleri hocalarının, kötü bir sonucun ardından gönderilebilecek olmasının hiç mi etkisi yok?
Gereksiz bir hakem yüzünden gereksiz yere 6-7 sarı kart gördük.
Oysa ki biz çok daha sabırlı ve sakin olmalıyız.
Klasik Anadolu takımları ve bunun en iyi uygulayıcılarından biri olan Hikmet Karaman taktiðine mahkum oluyoruz: Ortalıðı karıþtır, rakibe ve hakeme oyna, karambolden iç saha maçını kazan.
Hadi hakemler bu numarayı yutuyor, bizim hocalar ve oyuncular nasıl bu tiyatroya mahkum oluyor anlamadım.
Gerçi anlamayacak ne var, çok çabuk gaza gelen milletiz. Kazanırken de kaybederken de akılla deðil gazla oynuyoruz.
Þöyle aklı ile oynayan bir takım kursak þampiyon oluruz zaten.
Hiç kimse hakkında iyiydi, kötüydü demeyeceðimiz bir maçtı. Oyuncuların yaptıðı hatalar ve ya güzel iþlerden çok psikolojik ortam tartıþılmalı.
Bu çocuklara mental destek lazım, baþka olmaz...
Paylaþ