2015-16 Süper Lig 32. hafta maçı
SÝVASSPOR GENÇLERBÝRLÝÐÝ
7 Mayıs 2016 Cumartesi, 13:30
Sivas 4 Eylül Stadı
Süper Lig Puan Durumu
2015-16 Süper Lig 32. hafta maçı
SÝVASSPOR GENÇLERBÝRLÝÐÝ
7 Mayıs 2016 Cumartesi, 13:30
Sivas 4 Eylül Stadı
Süper Lig Puan Durumu
Mehmet Abi diðer baþlıklarda biraz dokundurdu. Beþinci sıradaki Osmanlı ile puan farkımız 6 Hatta Baþakþehiri yenseydik 4 olacaktı. Ýlk devre kaybedilen onca puanı düþününce olmayacak iþ deðildi diyorum. Ama Ýbrahim Üüzlmez takımı iyi toparladı o da gerçek. Gerçi bizim takım arefeyi gösterip, bayramı göstermez ya insana...
Sivas ateþ hattında ve asıl rakipleri Antep ve Eskiþehir birbirleriyle oynayacak. Maça çok asılacaklardır. Bizde maçı bırakmamalıyız. Aydın, Skalason belki iyileþmiþtir. Ahmet Çalık, Antep ve Sergi stoperlerimiz iyi maçlar çıkarıyorlar. Ama bu sezon sað ve sol bekte sanki istikrarı yakalayamadık. El Kabir çabalıyor ama gol atamıyor. Maç sonunda belki Sivas düþecek. Biz kazanmak için oynamalıyız.
sivasspor düþtü nasıl olsa diye yapmıþtık o hesapları..
hesapta, bu hafta fenerbahçe baþakþehiri yeniyordu ve Beþiktaþ galatasaraya fark atıyordu ki; atar..
33. hafta gardı düþmüþ yarıþtan kopmuþ fenerbahçe maçı vardı önümüzde sadece..
4. lük için hep onu dedik zaten istanbulda feneri yenmek þart..
ha birde eskiþehir de düþtü diye bakıyoruz tabii..
4 maçta 16 puan.. ibonun bi delilik yapmasına bakardı ki; o da sorun deðil..
Ben fenerbahçe maçına bileniyorum.
Umarım fiyatı çok fahiþ yapmaz A. Yıldırım.
Sivas'ı güzel bir maçın ardından geçelim.
Ardından lig þampiyonunu belirliyelim diyorum
4. lük mevzusunu hiç düþünmemiþtim,
Mehmet abi soktu þimdi aklıma.
Muhtemelen bizim topçular da düþünmemiþtir![]()
Adem burada form adabına uymayacak ama o 3 harfli kelimeyi ima edeyim.(Yazmadım, ima ettim trollemeyin lütfen)
Fb havlu atsaydı bir galibiyet ne güzel olacaktı. Uzun yıllardır Kadıköyde fb galibiyetimiz yok.
Önce Sivasa bakalım, ligin altıda üstüde yanıyor. Bundan sonraki 3 rakibimizde bizle kritik maç oynayacaklar.
Þu iþe bakın yahu.
10 kiþilik rakibe 2-1 yeniliyoruz.
Üstelik ilk bir saat kedi ile oynayan köpek gibi idik.
Ne diyelim.
Kader iþte.
Oyuncu deðiþikliðini bence kırmızı kartın hemen ardından yapmalıydı.
Gecen hafta olduðu gibi 80. dakika civarındaki oyuncu deðiþiklikleri hiçbir iþe yaramadı.
Penaltı mıydı? Deðil miydi bence önemli deðil
Ama öncesinde 2 ye 2 yakalamıþtık ve günün kötüsü Stancu bunu da harcayınca bu pozisyon geliþti.
Ne hakem ne Sivas biz kendimize yenildik.
Ýyi ki deplasman yapmamıþım.
Evde sinir oldum stadda nasıl olurdum bilemedim.
Çok utanç dolu bir maç oldu...
Laubalilik deðil baþka bir þey vardı.
Gençlerbirliði'nin þu çok meþhur "elfreni" devre arasında devreye girdi ve ikinci yarı resmen tiyatro döndü.
Çok utanıyorum ve çok sinirliyim.
Kim olursa olsun, biz þayet dürüstlüðü ile ün yapmıþ GENÇLERBÝRLÝÐÝ isek çıkıp sapına kadar oynamalıydık.
Olmadı, olmamalıydı... :-/
Takımımızın bütün ikinci devre oynadıðı karakterli futbola hala þükran duymakla beraber, þimdi soyleyeceklerimi de söylemek zorundayım. Çünkü bu þekilde kaybettiðimiz 1 degil 2 deðil. Bir çırpıda benim aklima en az 7 maç geliyor. Gerçekten birileri kötü bir tiyatro varsa aciklasin. Takimin teknik direktörü bile 60. Dakikadan sonra "futbolcuları tanıyamadım"diyorsa-ki bunu söyleyen Üzülmez. Bende kredi oluþturdu. Futbolculuk zamanindan da düzgün ve namuslu biri olduðu hissi kablel vukudur bende- o zaman niye hep böyle oluyor? Bir takım kendi taraftarini bile þüpheye düþürmemeli. Hala beceriksizlikten kaynaklandıðına inanıyorum. Ama bu durum da çok fazla baþımıza geldiði için artık hoþ göremiyorum, sinirleniyorum.
Kaçırdıklarımızı ve ilk devreyi geçtim. Uzatma 4 dakika 90+2 ler ataktayız bastırsak atma imkanımız var ta rakip sahadayız 1-1. Stancu orta yapacakken top rakibe çarpıyor, Sivas kontraya çıkıyor. Neyse top þansız biçimde Kulusiç'in eline çarpıyor ve penaltı. 2-1. Yediðimiz golde Hoff aslında topun gideceði yönü kestirmiþ ama reflekste geç kalmıþ. Penaltıda da köþeyi tutturamadı. Öyle böyle kaybettik.
Ýlk yarının sadece 0-1 tamanlanması mucize. En az 5 net pozisyonumuz var. Ýkinci yarı oynadıðımız oyun sezonun en kötü oyunu. Stancu ve Ýrfan resmen takımı sabote etti. Lgde hedefsiz kalan takımı motive etmek zor iþ. Rahat kazanacaðımız bir maçı kaybettik.
Rezalet ötesi bir ikinci yarı.
Birileri devre arasında kulübede neler olduðunu anlatmalı.
Biz aynı durumda olsak Sivas bize acıyacak mıydı?
3-4 sezon önce Kayseri ne yaptı?
Son maçta bizi 4-0 yenmedi mi evimizde?
Bu laubali oyunun hesabını Ýbrahim Hoca oyunculara sormalı ve cezasını kesmeli.
Bana kalırsa Mesut Bakkal, bizim takımdaki lobisini kullandı ve çok fazla sıkmamamızı rica etti.
Bizimkiler de sıkmadı..
yoksa gole giderken topu bir taca veya auta atmadıkları kaldı. Setkus kaleyi boþ bıraksa atmayacakları gibi bir hava vardı.
kabus geri döndü..
baskılı göründüðümüz ilk yarıda oyun ve pozisyon üstünlüðümüzü sadece 1 golle sonuçlandırdık ve ikinci yarıdaki müzmin hastalıðımız laubalilik ortaya çıktı.
hayır þimdi bu sezon ne kazandık da eleðimizi duvardaki çiviye astık?. sormak istiyorum.. sorayım mı?. neyse sormayayım.. bunun cevabını verebilecek hiç kimse yok..
eþeði kaybettirip sonradan bulmayı baþarı diye sunanlara kananlar varsa, bu konuda diyecekleri çokda önemli deðil..
onun için biz yine oyuna odaklanalım.
128 kere yazmıþız: çift santrofor böyle oynanmaz.. tabii siz buna "çift forvet" dediðiniz için ahanda böyle apıþırsınız..
bu "çift forvet" lafıda nereden çıktı anlayamıyorum. tıpkı "ön libero" nun kim olduðunu nereden gelipde takıma girdiðini analayamadıðım gibi..
santrafa ön libero diyen adam santrofora da forvet diyor.. açık oyuncularına ne diyor?. onlar forvet deðil mi?. ne iþle meþgul onlar?. onlarada "kanat" de gitsin.. yarım kilo da but sar yanına, keyfim gel..
forvet hattı denen biþey var.. ileri üçlü yani.. ee üçüde santroformu ki; "üçlü forvet" diyoruz?..
saðaçık - santrofor -solaçıktan oluþan gol atma iþiyle görevlendirilen ileri üçlüye "forvet hattı" denir..
eskiden ekonomi yazarmıþ veya yemek tarifi yayınlarken, endüstriyelleþen futbolun büyülttüðü pastadan sebeplenmek isteyen ama sonradan olmanın açıðını yeni gelenlerin yaptıðı gibi yeni tariflerle kapatmaya çalıþanların uydurduðu terimlerdir bunlar.. uyduran kazanıyor.. sen uydur, sende kazan.. seni adam sansınlar..
geçin bunları ve nokta tarifi, yer tespiti belirtin ki; ne dediðimiz anlaþılsın..
"çift santrofor" diyoruz.. her þeyi açıklamıyor mu..
yani biri açık oyuncusu, diðeri santrofor olmaz.. irfan can kahveci ve stancu birlikte "çift forvet" oynayamaz.. oynarsa böyle olur..
gomez ve cenk tosun ikiside santrofor olduðu için "çift forvet" oynar ve oynarsa da böyle olur..
el kabiri sakat veya cezalı zannediyorum.. yoksa ick ve stancunun çift forvet oynatılması ve santrofor olan stancunun top sürmesi, adam eksiltmesi ve orta yapması bekleniyorsa konuþmaya deðmeyecek kadar büyük bir hata..
stancu, 18 içinde topla buluþtuðunda önünü açabilen ve kalecinin uzanamayacaðı yerlere çok düzgün vuruþları olan gerçek bir santrofor..
birde bu özelliklerine ek olarak topla katedebilme, akınları baþlatabilme ve adam eksiltebilme özellikleri olsa burada ne iþi var.. biz messiyi tarif ettikde ondan dedim bunu..
irfan ile stancuyu birlikte oynatmak, rakip teknik direktörün merak ettiði konuyu, bak bu orta yapacak buda vuracak diye kör gözüne sokmak olur..
ki; buda bize rakip markajcılar tarafından kilitlenmiþ oyuncularımızla sıfır forvet olarak döner.. bu oyunda 1+1 her zaman 2 etmez, bazen bu yaptıðımız gibi sıfır da olabilir..
zaten bu kadar baskılı ve bol pozisyonlu oynadıðımız bir ilk yarıda golü atan oyuncumuza dikiz..
baþka bir söze gerek bırakmayacak kadar açık.. deðil mi?..
Konu MehmetGUNER tarafından (09-May-2016 Saat 13:31 ) deðiþtirilmiþtir.
gençlerbirlikli olmamın ve belki de daha önemlisi futbol küskünlüðünden sıyrılıp yeniden futbol sevmeye baþlamamın en büyük sebebi, beni gençlerbirliði maçlarına götürmek için büyük bir gayret sarf eden ve sonunda baþaran ömer abimdir. bu yüzden, gençlerbirliði’ni paylaþmayı sevdiðim en önemli insanların baþında o geliyor.
ömer abimle daha önce eskiþehirspor ve kayserispor deplasman kadrosunda yer almıþtık, ki eskiþehir’e yeðen alperen de bizlere eþlik etmiþti ama, kaðıt üstünde beþiktaþlı olmasına karþın futbola çok da fazla kafa yormayan, ortanca abim ömür ile hiçbir deplasman anımız yoktu. o yüzden birkaç aydır, 3 kardeþ ve alperen’i yanımıza alıp þöyle güzel bir deplasman yapalım diye aklımdan geçirip duruyordum. planlar planları kovaladı ve sonunda sivas da karar kıldık ve günleri saymaya baþladık. fakat son anda iþ durumları nedeniyle ömür abimi kadrodan çıkartmak zorunda kaldık ve yerine fenerbahçe, galatasaray ve beþiktaþ deplasmanlarında yanımda olan kuzen fahriye’yi 4 kiþilik maç kadrosuna dâhil ettik. ömür abimin gelememe hüznünü bir kenara koyarsak, sivas deplasmanına oldukça deneyimli bir kadroyla yollara düþecek olmak mutluluk ve umut vericiydi!
6 mayıs 2016, cuma
cuma gününün büyük bir bölümünü, para kazanmak zorunda olan her ölümlü gibi iþ yerinde geçirdikten sonra akþam “kamp” yapacaðımız ömer abimlere doðru yola koyuldum. kampın en güzel yanı abimin hazırladıðı nefis yemekler ve akabinde ufaklık zeynep’le bol kahkahalı muhabbetti.
deplasmanla ilgili olarak önümüzde duran en büyük sorun, maç günü sivas’ta hava sıcaklıðının 13 derece ve yaðmurlu olmasıydı. bilet alırken misafir takım tribününü, son gittiðim eskiþehirspor deplasmanındaki gibi, þeref tribününün yanında olduðunu görünce, üstümüzün kapalı olacaðı tahminiyle yüzlerimize bir tebessüm belirdi. fakat sonrasından yaptıðım araþtırmada üstümüzün açık olacaðı gerçeðiyle yüzleþip yaðmur yaðmaması için dua etmeye baþladık.
7 mayıs 2016, cumartesi
1992 avrupa futbol þampiyonasına sürpriz bir þekilde dahil edilen danimarkalı oyuncular gibi son dakikada kadroya aldıðımız fahriye’yi otogardan almak için saat 6.30’da kamp yerinden ayrıldık ve böylece 25. deplasman da resmi olarak baþlamıþ oldu.
durumunu öðrenmek için fahriye’yi aradıðımızda otobüsün geciktiðini, bu yüzden de planlarımızı 1 saat ertelememiz gerektiðini öðreniyorduk. fakat zamanı geniþ tuttuðumuz için herhangi bir sorun olmayacaðı için gayet rahat ve huzurlu bir þekilde beklemeye baþladık. saat 7,5’da fahriye’de arabaya atladı ve sivas’a doðru yola koyulduk.
günün sorusu elbette yaðmur yaðıp, yaðmayacaðıydı. ömer abim yola çıkmadan önce hava durumunu didik didik etmiþti ve sivas’a 120 km kala yaðmurun baþlayacaðını ve maç saatinde de yaðmur yaðacaðı öngörüsünde bulunuyordu. bir umut, “yok, canım daha neler!” diye söylensem de, ilk 300 kilometrede havanın açık olması endiþelerimi arttırmaya yetmiþti. hele bir de, sivas’a yaklaþtıkça yaðan saðanakla yüzleþince, “tadını çıkartmaya bakalım!” diyordum.
ama sürpriz bir þekilde, þehre girdiðimizde yaðmur durmuþtu. stada doðru ilerlerken neredeyse tamamlanmıþ gibi görünen yeni stadyumun yanından geçtik. bal kovanını andırıyordu.
4 eylül’e ulaþtıðımızda stadın beklediðimden de küçük olduðunu gördüm. biz fahriye’nin geçici kartını alırken ömer abim duvardaki, “ömer abi seni çok seviyoruz…” yazısı yanında fotoðraf çektiriyordu!
turnikedeki polis memurlarından biri, hafta baþından bu yana ilk kez güneþ çıktıðını söylediðinde çok þanslı olduðumuza karar verdik. içeri girdiðimizde kale arkalarının üstünün açık olduðunu, maraton ve þeref tribününün ise kapalı olduklarını görüyorduk. rakip tribünleri, muhtemelen takımın düþtüðüne karar verdikleri için, oldukça boþtu ve sadece karþı kale arkasının köþesinde ufak bir grup tezahürat yapıyordu.
tribünde bizimle beraber 3 tane de üniversite öðrencisi vardı. çaðlar ve enis ankaralı, hasret ise izmirliydi. bundan önce gittiðim birçok deplasmanda ankara’yla hiçbir baðlantısı olmamasına raðmen gençlerbirliði taraftarı olanlarla tanıþmıþtım ama ilk kez izmirli bir gençlerbirlikli ile tanıþıyordum. nasıl gençlerli olduðunu sorduðumda, babasının 90’larda gençlerbirliði’nin oynadıðı iyi futboldan ve daha da önemlisi renklerinden ötürü gençlerli olduðunu, kendisinden de babası yüzünden kırmızı-siyahlı olduðunu öðrendim. adının sivas katliamında öldürülen kürt alevi ozan, hasret gültekin’den geldiðini öðrenmek de oldukça enteresandı.
çaðlar’ın bizzat kendisinin elle hazırladıðı ve üzerinde “gençlerbirliði” yazan pankart çok güzel görünüyordu!
üzülmez, baþakþehir maçına göre sol bekte uður yerine halil ibrahim ve ileride oynayan el kabir yerine de orta sahaya serdar gürler deðiþikliklerini yapıp, stancu’yu en ileri koymuþtu.
maça, yenilmesi durumunda küme düþmesi kesinleþecek olan sivasspor’un baskılı baþlayacaðını düþünsek de, alkarlar’ın oldukça akıllı ve baskılı oyununu izlemeye baþladık. 17’de ahmet oðuz’un nefis ortası ve ahmet çalık’ın efsanevi kafa þutuyla öne geçtiðimiz an önce havalara fırladık ardından da “bitti bu iþ!” diyorduk. çünkü gol sivasspor’un gardını iyice düþürecekti. öyle de oldu. kırmızı-beyazlılar neredeyse doðru düzgün pas bile yapamıyorlardı ve her geçen dakika tribünden gelen tepkiler artıyordu. ilk yarıyı 1-0 önde tamamladık. hava dâhil her þey yolunda gidiyordu.
devre arasında bol bol gençlerbirliði, ankara, sivas ve sivasspor hakkında konuþtuk.
ikinci yarı baþladıðında sivasspor biraz daha baskılı oynuyordu ama bunun en büyük sebebi gençlerbirliði’nin garip bir þekilde “skoru koruyalım!” diye geri çekilip, ful savunma yapmasıydı. oysa üzülmez’in bu takıma kattıðı en büyük artı, skordan baðımsız olarak sürekli rakibi önde karþılayıp oyununu bozmak ve gol aramaktı.
oyunu sürekli kendi sahamızda oynadıkça sivasspor’un da baskısı her geçen dakika artıyordu. 62’de korktuðumuz baþımıza geldi ve aatif chahechouhe’nun golü ev sahibinin iþtahını iyice kabarttı. adeta uyuyan devi uyandırmıþtık. bu dakikadan sonra rakip yüklendikçe yükleniyor biz ise kaptıðımız toplarla hücum yapmaya çalıþıp oldukça kötü pas hatalarıyla topu rakibe teslim ediyorduk.
71’de gökhan süzen’in atılması, normal bir takım için avantaj olarak görülse de bizim için karın aðrılarının baþlaması demekti. çünkü sezonun ilk yarısı 9 kiþilik antep’ten 2 gol yiyip berabere kaldıðımız ya da 4 yıl önce ankara’da 9 kiþilik sivasspor’dan 90+2’de gol yiyip berabere kaldıðımızı hatırlıyorduk.
tam da beklediðimiz gibi oldu. sivasspor daha da iþtahlanırken, biz tüm ataklarımızı saçma sapan þekilde heba etmeye devam ediyorduk. uzatma anları oynanırken “neyse berabere bitti en azından” diye aklımızdan geçiriyorduk ki, ante’nin eline çarpan topla birlikte sivasspor tribünleri piyango vurmuþçasına havalara fırlıyorlardı. aatif kolayca ikinci golü de aðlara gönderdi ve tribünleri adeta yıkıldı.
stadyumdan ayrılırken hedefimizde ibrahim üzülmez vardı. çünkü takım ikinci yarı çok kötü baskı yiyordu, halil ibrahim’in kanadı sürekli s.o.s. veriyordu ve hem golü yemiþ, hem de rakip 10 kiþi kalmıþtı ama üzülmez, ilk müdahalesini yapmak için 81. dakikaya kadar beklemiþti. oysa geldiði günden bu yana yaptıðı deðiþikliklerle oyunun gidiþatını deðiþtirmiþ ve hayranlıðımızı kazanmıþtı. ama bu sefer, nedendir bilinmez, ilk müdahalesini yapmak için bitime 9 dakika kalana kadar bekledi!
dönüþ yolunda, tıpkı ilk yarısını 1-0 önde kapattıktan sonra ikinci yarı ful savunma yapmayı tercih edip beraberlikle ayrıldıðımız ankara’daki galatasaray maçındaki gibi çok üzülecektim.
Mali'ciðim, seni ve güzel aileni çok seviyorum.
Paylaþ