Daha 5. dakikada attıðımız müthiþ golle bizi tribünde coþturan, ilk yarının bitimine az bir zaman kala attıðımız ikinci güzel kafa golüyle coþkumuzu artıran ve 90 dakika boyunca da coþkulu kalmamızı saðlayan, çok heyecanlı ve sonuç açısından da þahane bir maç izledik. Ýsim vermeden söylüyorum, bütün futbolcularımız en iyi þekilde mücadele ettiler, yardımlaþmaya ve birbirlerinin eksiklerini tamamlamaya çalıþtılar. Mehmet Doruk'un tel örgülere astıðı "SAKÝN OL ÞUURLU OYNA" pankartını görmüþ olacaklar ki, puan kaybına tahammülü olmayan, berabere kalsa dahi þampiyonluktan kopacak olan Fenerbahçe'nin gol atmak için üzerimizde aðır baskı kurduðu ve gol için yüklendiði anlarda bile fazla paniðe kapılmadılar; sakin olup þuurlu oynadılar.

Bana göre sahanın yıldızı kalecimiz Ramazan'dı. Ramazan mükemmel bir oyun ortaya koydu. Saðdan soldan yapılan bütün ortalarda, doldur boþaltlarda ve kornerlerde her topa çıktı ve baþarıyla müdahale etti. Ayrıca Fenerbahçeli futbolcuların kaleyi cepheden gördükleri anlarda çektikleri sert þutlarda da çok baþarılıydı. Sadece bir topu bacak arasından kaçırdı; ama onda da bir kedi çevikliðiyle hemen geri dönüp kaleye girmek üzere olan topu uçarak kapmayı baþardı. O top gol olsaydı maçın kırılma anı olabilir; hem Ramazan hem de takım çöküntü yaþayabilir, bunun sonucunda çok farklı bir sonuç ortaya çıkabilirdi. Aynı þekilde Fenerbahçe'nin ataklarından birisi gol ile sonuçlansaydı maç yine farklı yönlere gidebilirdi. Ama Ramazan kalede devleþtikçe devleþti. Kendisine olan güvenimizi boþa çıkarmadı. Yediði talihsiz golleri de unutturdu.

Bu arada taraftarlarımızın maç öncesi Ramazan'ı tribüne çaðırması, Fuat hoca lehinde tezahürat yaparak ikisine de sahip çıkması takdire deðer bir davranıþtı. Ne güzel! Ýþte biz, yensek de yenilsek de futbolcularına ve hocasına bu þekilde saygı ve sevgi ile yaklaþan, sahip çıkan, takımımızla tek yürek halinde bütünleþip onlarla gurur duyan güzel bir tribün istiyoruz. Tüm çabamız, uyarılarımız ve bu yaþımızda yaptıðımız çıkıþlar bunun için... Bu konularda -taraftar arkadaþlara bazen itici gelse de- o kadar yazıp çizmemiz, deneyimlerimizi uzun uzun aktarmaya çalıþmamız bunun için... "Aziz Yıldırım þike yapsana!" ve "Koyduk mu!" tezahüratlarını da yapmasak, o tezahüratlar için harcadıðımız enerjiyi de takımımız için harcasak iyiydi ama neyse diyelim ve biraz da maç heyecanıyla spontane bir þekilde geliþtiði için þimdilik çok da üzerinde durmayalım. Fakat bundan sonraki maçlarda özellikle rakibe sataþan tezahüratlar ile çok itici ve çirkin bulduðum "Koyduk mu!" tezahüratının ne olursa olsun yapılmamasını temenni ediyorum. Çünkü bu tür davranıþlar Gençlerbirliði taraftarına ve taraftar kültürüne hiç yakıþmıyor. Biz Gençlerbirliði taraftarları olarak kendimizi diðer takım taraftarlarından farklı görüyorsak, bu farkımızı tribünde ve sanal ortamlarda ortaya koymamız lazım. Gençlerbirliði taraftarlıðının saygınlıðına gölge düþürmememiz lazım.

Fuat hocanın maç sonrasında verdiði demeçte, Ahmet Çalık ile ilgili soruya verdiði cevap çok ilginç ve güzeldi. Hocanın, "Gençlerbirliði altyapısında çok yetenekli genç oyuncular var. Bu oyunculara þans vermezsek ihanet etmiþ oluruz!" diyerek vizyonunu ve misyonunu ortaya koymuþ olması bence her türlü takdirin üzerindedir. Bence Ahmet Çalık ve Artun, kulübümüz için bu sezonun kazançlarıdır. Böyle devam hocam! Ben þahsen, takımımızda altyapımızdan gelen genç yeteneklerin artmasını, onlara birer birer de olsa cesaretle takımda yer verilmesini, zaman içinde altyapıdan yetiþmiþ oyuncuların aðırlıkta olduðu bir takımı sahada izlemeyi diliyorum.

Sonuç olarak biraz sıkıntılı geçirdiðimiz bir haftanın sonunda, tam zamanında güzel ve anlamlı bir galibiyet aldık. Fuat hocanın da riske girerek böylesine önemli ve zor bir maçta forma verdiði genç yetenek Ahmet Çalık'ı kazandık. Daha ne olsun! Bu güzel galibiyetten dolayı, futbolcularımızı, hocamızı ve teknik heyetimizi, tüm taraftarlarımızı kutluyorum.