Son zamanlarda Gençlerbirliği taraftarı arkadaşların çoğunluğunda gözlemlediğim olumsuzluklara ilişkin görüş ve düşüncelerimi içeren bu yazıyı biraz önce blogumda da paylaştım. Burada metnin tamamını paylaşamadım. Çünkü 10.000 karakter olması gerekiyormuş. Benim yazı ise 16.000 karakterden oluşuyormuş.
"Böyle bir taraftarlıkta yokum!"
Link: http://basithikayeler.blogspot.com/


Alıntı
) o tribünde olmak, o tribündeki duyguyu, sevinci, öfkeyi ya da üzüntüyü sevdiğim insanlarla yaşamak, hadi maç çıkışı genelde kederden bazen sevinçten demlenmek benim için vazgeçilmez bir hafta sonu eğlencesiydi. maratona geçtiğimiz 10 yıldan beridir de, toplasanız askerde olduğum 6 ay haric 10-15 maçtan fazla kaçırmamışımdır. ama tribün öyle bir hal aldı ki, sinirimi bozacak o kadar çok şey oluyor ki, artık maça neden gittiğimi sorgular oldum. yani gidişat ortada, her geçen hafta futbol sevmeyen taraftar kılıklı herifler tribünde yeni bir ilke imza atıyor. ilk başta kendi aralarında tekme tokat kavga ettiler, sonra oyuncu yuhaladılar, arada küfürlü tezahürat yükseldi, sonra rakibe sardılar, döndüler kendi taraftarlarına dayılandılar. her geçen gün sınırlarını zorlayıp yeni bir ilke imza atıyorlar. bu duruma daha fazla tahammülüm kalmadı. zaten polisler, rakip taraftarlar, medya ve kulüp yönetiminin yaptıkları yeterince asabımı bozuyordu, yeni bir stres kaynağı ile karşılaşmayı hiç istemiyorum. gerek yok

Paylaş